Eşler ve çocuklar, genellikle, babaların kendilerine ayırdıkları zamanın azlığından şikâyetçidirler. “Baba, seni çok özledik.”, “Babam, keşke daha az çalışsa...”, “Babam, benimle oyun oynasa...” ifadeleri tanıdık geliyor mu? Babalar, her ne kadar yoğun çalışmaktan ya da trafikten şikâyet etseler de, çocukların anneye ihtiyaçları olduğu kadar babalarının da yakın ilgisine ihtiyaçları vardır.
Babaları tarafından sevilen çocuklar, genelde duygusal açıdan daha dengeli, daha az öfkelenen, benlik algıları daha yüksek ve dünyaya pozitif bir bakış açısı geliştiren çocuklardır.
Baba - çocuk ilişkisini araştıran uzmanlar; bir babanın, çocuğuna verebileceği en önemli armağanın sevgi ve şefkati olduğunu ve baba şefkatinin; depresyon, madde bağımlılığı ve davranış sorunlarına karşı en iyi önlem olduğunu belirtmektedirler.
Özellikle ekonomik açıdan gelişmiş, evlilik ve aile kurumunun giderek yok olduğu toplumlarda “babalık” kavramının zayıflaması, buna bağlı olarak da gençlik sorunlarının kaçınılmazlığından duyulan kaygı, “babalık” kavramı konusunda birçok araştırma yapılmasına neden olmuştur.
18. yüzyılda, babanın rolü; dini ve ahlaki öğretimi yapmak, çocuğa okuma yazma öğretmek, çocuklarının evlenme kararlarında anahtar rolü üstlenmekti. Endüstrileşme döneminin ortalarında ise baba, ahlak öğretmeni olarak değil; daha çok ekmeği kazanan kişi olarak kabul edilmeye ve yine bu dönemde boşanmalardan sonra çocuğun bakım işi annelere verilmeye başlandı.
Artık, yenilenen “baba” kavramı, “uzak, duygularını göstermeyen, korkulan otorite” değil; “ev içi sorumlukları paylaşabilen, duygularını gösterebilen, çocuklarıyla ilgilenen, onlara zaman ayıran, ilgi ve şefkât gösteren erkek” anlamına geliyor. Ancak, aileyi geçindiren; ama evde olmayan babalara da sıklıkla rastlanmaktadır.
Çocuğun doğumundan önce, anne tarafından karşılanan tüm gereksinimlerine, dünyaya gelmesiyle birlikte babası da ortak olur.
Zihinsel Gelişime Babanın Etkisi
Yapılan birçok araştırma, baba–çocuk ilişkisinin çocuğun zihinsel gelişimi ve okul başarısını büyük ölçüde etkilediğini göstermektedir.
Babalar, genellikle annelere oranla çocuğun bağımsız davranmasını, çevreyi keşfetmesini daha fazla cesaretlendiren bir tutum içindedirler. Bu, çocuğun zekâsını olumlu yönde etkiler. Babalar çocuklarıyla oyun oynarken ve etkileşimde bulunurlarken kendilerine özgü bir yöntem kullanırlar. Hayal kırıklıklarıyla baş etmeyi özendirir ve becerilerini geliştirmelerine izin verirler.
Babasıyla yakın ve nitelikli bir ilişkiye sahip çocukların okul başarısıyla, zihinsel gelişiminin olumlu etkilendiği tespit edilmiştir. İlgisiz ve aşırı kısıtlayıcı baba ise çocuğun zekâsını olumsuz etkilemektedir.
Çocuğun zekâ gelişimini oluşturan kalıtımsal özelliklerin önemi yok sayılamaz; fakat çevresel uyarıların etkisi de zekâ gelişimini etkileyen önemli bir faktördür. Sosyal uyaranların niteliğinin de çok etkili olduğunu söylemek gerekir. Uyaranların eksik olduğu bir çevrede büyüyen çocukların zihinsel açıdan geri kalması söz konusudur. Baba, çocuğun zihinsel gelişimi için gereken uyaranları sağlayan en önemli bireylerden birisidir. Anne–babalar sadece çocuklarıyla kurduğu ilişkiyle değil, aynı zamanda çevreyi düzenlemeleri ile de çocuğun zekâ gelişiminde etkili olurlar.
Kişilik Gelişimine Babanın Etkisi
Bireyde kişilik özelliklerinin oluşumu, eskiden sadece kalıtımsal faktörlerle açıklanmaktaydı. Oysa, şimdilerde kişilik gelişimini etkileyen başka faktörlerin varlığından söz edilmektedir. Bunlar; kalıtım, aile içinde yaşanan deneyimler ve yaşam boyu karşılaşılan olaylardır.
Benlik algısı, kişilik özelliklerinin temelini oluşturan bir kavram olarak kabul edilmektedir. Benlik algısı, bebeklik döneminden itibaren gelişmeye başlar. Çocuğun kendini önemli bir varlık olarak algılaması için, temel ihtiyaçlarının karşılanması ve ebeveynleriyle sağlıklı bir ilişki kurması gerekir.
Benlik algısı, bireyin kendisi hakkındaki düşüncelerinin ne olduğu ile ilişkilendirilir. Çocuğun fiziksel, duygusal, sosyal özellikleri, istekleri ve başarıları hakkındaki inançları onun benlik algısını olumlu ya da olumsuz etkiler. Çocukların benlik algısını oluşturan sadece kendi düşünceleri ve deneyimleri değildir, aynı zamanda içinde yaşadığı çevrenin düşünceleri ve en önemlisi anne-babasının görüşleridir.
Ebeveynlik sorumluluğunu eşiyle paylaşabilen anneler daha mutlu olurlar ve annelik becerilerini geliştirme şansını bulurlar. Babanın varlığı, anne-çocuk arasındaki ilişkinin daha sağlıklı olmasını sağlar. Eğer, ebeveynler arasındaki ilişki sağlıklı değilse; bazı anneler bu boşluğu doldurmak için bütün ilgi ve sevgisini çocuğa aktarabilirler, bu da çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesini engeller.
Babaların, Çocuklarının Benlik Algısına Katkıları Nelerdir?
Ahlak Gelişimine ve Davranış Sorunlarına Babanın Etkisi
Bir uzman görüşüne göre; ahlaki gelişim, çocuğun ahlaki hareketlerine (dürüstlük, vicdan vb.) rehberlik edecek kuralları kazanma olarak tanımlanmaktadır. Ahlaki davranışın gelişimi üzerindeki babanın etkisinin ne olduğuna ilişkin yapılan çalışmalar sınırlı sayıdadır.
Anne ya da babanın, çocuğun ahlaki gelişimine yardımcı olabilecek 4 davranışı vardır:
Ahlaki davranış yönünden yapılan çalışmalarda, babanın tutumunun önemli olduğunu gösteren sonuçlar elde edilmiştir. Öncelikle, tutarsız davranış sergileyen babaların (hoşgörü ve otoritede abartılı) çocuklarının çalma ve aldatma gibi davranışlara eğilimli oldukları bulunmuştur. Yine başka bir çalışma sonucunda, nazik davranışlar sergileyen çocukların sıcaklık ve şefkat gösteren baba modellerine sahip oldukları tespit edilmiştir. İki çalışmada da suçlu gençlerin babaları tarafından sıklıkla cezalandırıldıkları bulunmuştur.
Birçok araştırmada, ergenlerde var olan madde bağımlılığı, depresyon, anksiyete, davranış bozukluklarıyla zayıf baba-çocuk ilişkisi arasında kuvvetli bir ilişki bulunmuştur.
Ayrıca, kaygı bozuklukları, obsesif-kompülsif davranış sorunları yaşayan çocukların babalarının, aşırı koruyan, eleştiren ve mükkemmeliyetçi babalar oldukları tespit edilmiştir.
Erkek çocuk, 3-4 yaşlarındayken annesiyle arasında özel bir ilişki olmasını ister. Babayı annesinin sevgisini elinden alacak, annesiyle arasındaki ilişkiyi bozacak rakip olarak görür ve kıskanır. Bu dönemde çocuk kıskandığı kişiyle rekabete girer ve o kişinin davranışlarının provalarını yaparak model alır. Baba, bu dönemde çocuğundan uzaklaşmak yerine onu dinlemeye ve anlamaya dönük bir yaklaşım sergilerse, bu olumlu iletişim çocuğun, babayı model almasını kolaylaştırır.
Bazen de ailede annenin çok baskın olması erkek çocuğun anneyi özdeşim modeli olarak seçmesine neden olabilir.
Model alma, ancak olumlu ve doyum sağlayan bir baba çocuk ilişkisiyle gerçekleşebilir.
Kadınsı (feminen) Davranışın Gelişimi
Kız çocuk da 3-4 yaşlarında babası ile yakın bir ilişkinin olmasını ister. Anneyi bu ilişkiyi tehdit edici görür ve kıskanır. Kız çocuk, bu dönemden annesine karşı olumsuz duygularını bastırarak ve annesiyle özdeşim kurarak çıkar. Bu dönemde de baba aktif rol oynamaktadır. Baba annenin beğendiği yönlerini ön plana çıkarırsa; kız çocuk kıskandığı annesinin övülen davranışlarını model alır. Ayrıca, karşı cinsle ilişkileri hakkındaki ilk bilgileri anne-baba ilişkisini gözlemleyerek öğrenir. Anne-baba arasındaki olumlu ilişkiyi gözlemleme şansı olan kız çocuklarının karşı cinsle uyum gösterebilme becerileri daha kolay gelişir.
Kız çocuğun yetişkinlikte karşı cinsle rahat iletişim kurması, babası ile olumlu ilişkisinden kaynak alır. Baba ile olumlu ilişki, kız çocukların ergenliklerini daha rahat geçirmelerini sağlar.
Babanın kız çocuğuna karşı olumsuz yaklaşımları, kız çocuğunun yetişkinlikte erkeklerle yakın ilişkiye girme ve evlilik konusunda sıkıntı yaşamasına sebep olabilir.
Kız çocuğun Cinsel Rol Gelişimini Etkileyen Faktörler
Babalara Çocuklarıyla Sağlıklı Bir İletişim Geliştirebilmeleri İçin Öneriler
“BABA OLMAK”, gerçekten çok kolay bir iş değildir. “Babalık” öğrenilebilir bir beceridir; fakat istemek de çok önemlidir.